Şu dünyada adı geçtiğinde bir saniye durup saygınızı sunacağınız sınırlı sayıda yönetmen var. Amerikalı, Türkiyeli ya da Fransız; fark etmez. Yaptıkları, yapacaklarının teminatı olmayı çoktan geçmiş; şu saatten…
Oscar Törenleri herkes için farklı anlamlar ifade ettiyse de dün geceden en çok akılda kalan şey ne yazık ki zarf felaketi oldu, yani sanırsam. La La Land’in kazandığı…
Machine Learning, kaba tabiriyle Makine Öğrenimi şu an dünyanın en temel şeyi. Gerçekten, gelecekte atacağımız iyi kötü tüm adımların merkezinde bugün makine öğrenimi ilgili gittiğimiz mesafe duruyor. Abartı…
Masaüstü oyunlarının en büyük avantajı, rakiplerinizle yüz yüze bakıyor olmanızdır. Kaliteli masaüstü oyunları bu gerçeğin suyunu çıkartırlar. Sloganı epey bir süredir “Arkadaşlık Bitiriyoruz -1959’dan beri” olan ve Henry…
Yükle Gelsin!
Süper kahraman dediğin yumruklarıyla, tekmeleriyle dövüşür. O alanda yetenekli değilse; ağ fırlatır, lazer patlatır, elementlere hükmeder. On süper kahramanın dokuzunda racon budur. Çok, çok azdır bir silah kullanan süper kahramanlar. Çünkü genelde, silah kullanmak gerçek insanların da dövüşürken başvurduğu bir yöntemdir. Süperseniz, silaha neden ihtiyaç duyasınız ki? Böyle…
Genelde süreç hep benzer gelişir. Geekyapar’da bir manga tanıtacaksam aslında mangalardan ne kadar hazzetmediğimi söyler, kendimce bir vicdan rahatlaması yaşarım. Ardından “ama şöyle bir istisna var ki kaçırmamak gerek” diye sözü bağlarım. Bu sefer bunu yapmayacağım. Belli ki ben Mecnun’un Leyla’ya aşkı gibi seviyorum mangaları, sadece çok okumamışım…
Hangi dine inanırsanız inanın, hatta isterseniz inandığınız herhangi bir din olmasın; film, oyun, kitap ve daha bir çok kaynaktan bize iletilen bir şey var: Kıyamet! Yüzlerce insanın korkunç acılar içinde öleceğini ön gören bu konu ya o kadar kötü değilse? Ya kıyamete eğlenceli (hatta kahkahalarla gülmeli) bir bakış…
Yeditepe Canavarı’nda kahramanlarımız bilgi almak için dönemin okkültizm uzmanı (Giovanni Scognomillo’nun akrabası olduğundan şüphe ettiğimiz) bir araştırmacıyla görüşmeye giderler. Gittikleri sırada yaşlı araştırmacı Strullimiu’nun iblisleri hakkında bir yazı okuyordur. Strullimiu kelimesini pek güvendiğimiz Google’da araştırdığımızda herhangi bir sonuç alamıyoruz, peki bu uydurma bir kelime mi? Bu sırrın gizemi başka…
Şüphesiz ki oyun dünyasında artık standartlaşmış, ama kimsenin standartlaşmasından hoşnut olmadığı bazı pratikler var. Bazı oyunların ve pek çok konsolun multiplayer hizmetlerini paralı satışı, Pay-2-Win ya da Pay-2-Eziyet-Çekmeden-Oyununu-İstediğin-Gibi-Oyna modelinin Free to Play oyunlar tarafından hunharca benimsenişi, ilk gün DLC’leri… Saymakla bitmez. Ama bunların arasında herhalde en abesle iştigal…
Neredeyse on sene önce başladı The Hobbit’in macerası. O zamanlar Yüzüklerin Efendisi serisi yeni bitmiş, milletin damağında korkunç bir Orta Dünya tadı kalmıştı. The Hobbit’in filme çekilip çekilemeyeceği konuşuldu uzun zaman boyunca. Sonra resmi duyuru geldi. O zamanlar ilk açıklama, filmi Guillermo del Toro’nun çekeceğiydi. Sonra Peter Jackson…
Ne derseniz deyin, Toy Story serisi hiçbir şekilde yaşlanmıyor. Çocukken izlediğimizde Woody ve Buzz için ne hissettiysek, bugün de aynı şeyi hissediyoruz. Zaten ilk filmin çıkışından 15 sene sonra vizyona giren Toy Story 3’ün bu denli gişe yapabilmesinin sebebi de bu. Eşsiz bir film Toy Story. Bir anlamda…
Ticket to Ride board oyunları arasında ayrı bir yere sahip. Catan gibi 2004 yılında piyasaya çıkan Ticket to Ride’ın ciddi bir popülerliği var. Hatta bir çok oyuncu tarafından Monopoly’nin yerine her evde yerini alması gerek oyun olarak adlandırılıyor. Bunun muhtemel sebeplerinden biri de oyunun tam anlamıyla bir geçiş oyunu…
2000’lere damga vuran işlerden biriydi The Sopranos. Hatta sadece 2000’lere değil, Amerikan televizyonunun tarihine tümden damga vuran bir işti. Şimdilerde televizyonlarımızda derin, detaylı hikayeler görmek çok sıradan bir iş. Fakat Sopranos (ve Wire) önesi TV dizisi dediğimiz şey haftanın canavarı formatında ilerleyen, hasbelkader büyük bir hikayeye bağlanan bir…
Bazı “gönül dostlarımız” kabul etmekte zorlansalar da, bu zamana kadar çoğunlukla bir sanat eserini aşağılamak için kullanılan “video oyunu” tabirinin yeniden gözden geçirilmesi gereken zamanlardayız. Yani daha düne kadar, üçüncü sınıf aksiyon filmleri için “öeeeh tıpkı video oyunu gibi olmuş” benzetmesini yapan gezegen sakinlerinin, artık kavuklarını kucaklarına indirip…
