Yükle Gelsin!

İnsanlık olarak bilinmezden, dolayısıyla karanlıktan korkuyoruz. Düzenli olarak geceye, istisna olarak tutulmalardan çağlar boyu korkmamızın sebebi de bu. Gece çöktü mü evlerimize kapanır ve yorganlarımızın altına saklanırız. Çok uzağa gitmeye gerek yok, gece tırnak kesilmez bizde örneğin. Dışarıda ne gibi varlıkların kol gezdiğine dair pek bir fikrimiz yoktur,…

Bu ayki dosya konum olan “Edebiyatta Cadılar Bayramı” üzerine yazdığım yazıların içinde başından beri aşk ve Cadılar Bayramı temalarının nasıl iç içe geçtiğinden bahsetmek istiyorum aslında. Tek sorun şu ki konu edebiyat olduğunda romans yazarları Cadılar Bayramı’nı aktif bir bağlam olarak kullanmaktan kaçınıyorlar, arka planda kalmış oluyor çoğunlukla.…

Merhaba herkese! Korkunç bir Cadılar Bayramı geçiriyorsunuzdur umarım. Az önceki cümleyi gerçekten yüzde yüz iyilikle kurdum, yanlış anlaşılmasın. Bu yılki Cadılar Bayramı’nda da bol bol korku hikâyeleri okuyup, dinleyip, yazmanızı dilerim. Çünkü ne demişler, Cadılar Bayramı hikâyelerine inanmayalım fakat hikâyesiz de kalmayalım! Ya da öyle bir şeyler işte.…

İlk olarak bir pagan kutlaması şeklinde ortaya çıkan fakat sonrasında yalnızca bir dini kutlama olmanın dışına çıkarak, zaman içerisinde dünya genelinde popülerleşmiş bir festival şeklini alan cadılar bayramının çıkışından şu yazıda bahsetmiştik. Evet, cadılar bayramı artık sadece bir pagan kutlaması değil. Sonuçta pek çok ülkede hem eğlence kültürü…

Youtube’a girince hepimizin, ilk başta elinin gittiği kanallar vardır. Hani günlerce o kanalın video atmasını bekleriz, yeni video gelince de direkt tüketmeye başlarız.  Müptelası olduğumuz bu kanalları o kadar çok severiz ki eski videolarını bile tekrar tekrar izleriz. Aslında hepiniz Geekyapar Youtube kanalından bahsettiğimi anladınız ama bugün biz…

İnsanlık olarak teknolojiden istediğimiz ortak şeyler var. Her teknoloji tasarım dersinde dilediğimiz, ne zaman aklımıza takılan şarkıyı bulmaya çalışsak ama çabalarımız nafile kalsa istediğimiz, bence iki şey vardır. İki kolektif istek. İlki konuştuğumuzu yazıya döken kalemdi, bence çocukluğunun bir döneminde bunu herkes istedi. Teknoloji bunu başardı, yüzde yüz…

Andrew Wyeth, 20. Yüzyılın en bilinen sanatçılarından sanırım. Christina’s World adlı eserini görmemiş olamazsınız, gördüyseniz garip bir biçimde aklınızda mutlaka yer etmiştir. Kızın, Christina’nın, gergin, öteye dönük vücudu, pembe elbisesi ve onun bakışlarını takip ettiğimizde gözlerimizle buluşan taşra evi, resmin kompozisyonu, soluk renkleri, doluluğu ama aynı zamanda boşluğu.…