Yükle Gelsin!

Yeniden merhaba dostlarım, Silmarillion Antolojisi serimizin on üçüncü yazısına hoş geldiniz! Bir önceki yazıda Silmarillerden bahsetmiş, dolayısıyla Orta Dünya’nın en önemli karakterlerinden birisi olan Fëanor’a ufak bir giriş yapmıştık. Bugünkü yazıda ise yine aynı çizgiden ilerleyelim diyorum. Fëanor’un sevdiği kadın Nerdanel üzerine birkaç kelam edeceğiz. Nerdanel hakkında Silmarillion’da…

Öncelikle bu konuyu ele almamdaki asıl amaç, okuyucuların da tahmin edebileceği üzere evlerimizde geçirmiş olduğumuz büyük buhran, can sıkıntısı ve bir şeyleri birilerine ulaştırma isteği. Yaklaşık 1 senedir kapalı kapıların ardında, hayatımızın büyük bir kısmını internet aracılığı ile yönetmeye başladık. Gerek geek camiası gerekse diğer profesyonel alanlarda en…

Aynalarla olan ilişkimizin ne kadar garip olduğunu fark ettiniz mi? Aynalar; hani şu evimizin başköşesine koyduğumuz, günü karşısında başlattığımız, kapıdan yüzüne son bir kez bakmadan çıkmadığımız ve gecenin koynunda, karanlık koridoru aceleyle geçmeye çalışırken parıltısından kalbimizin hopladığı eşyadan bahsediyorum. Hayatımıza öylesine yerleşikler ki insan, bir adım geri çekilmeden…

Kurgusal eserlerin tarihi boyunca bir sürü kötü adam ile karşılaştık. Her biri birbirinden bencil, despot, narsist, psikopat ve zalim olan bu kötü adamlar, kendilerine has görünüşleriyle de diğer kurgusal karakterler arasında öne çıktılar. Fakat nedendir bilinmez, kötü karakterler deyince aklımıza bazı belli başlı görünüş özellikleri geliyor. Yüzlerindeki bir…

Son yılların belki de en iddialı süper kahraman yapımlarından biri olabilmeyi daha şimdiden başarabilmiş bir yapım Invincible. Bizim de İlk Bölüm Canavarı’nda incelediğimiz ve gördüklerimizden oldukça memnun kaldığımız Invincible dizisi, aslında bambaşka bir konu ile de konuşulmayı hak eden bir yapım. Bu da doğrudan gerçek oyuncuları görmediğimiz yapımlarda…

Simülasyonlar hakkındaki son yazımın odak noktasını belirlemek benim için zor oldu. Neticede sosyal bilimlerin son yüzyıllarda ortaya atılmış en önemli teorilerinden birini, ne çok soyut kalarak ne de çok sapıtarak anlatmaya çalıştığım için zorlanmaya hakkım var ve bir son nokta koyacaksak dördüncü yazıyla, ilgi çekici bir yerde bitirmeliyim.…

Akademi ödüllerinin günümüzde eskisi kadar prestijli olmadığını ve ödülleri alan filmlerin ne kadar formülize olduklarını günlerce konuşabiliriz. Prestijli olmadığını kabul etsek de bu ödülü almış olan filmlerin hala belli bir standarda uygun olmalarını bekliyoruz. Buna rağmen, Oscar adayı olan ve/veya Oscar ödülü kazanmış filmlerde belli bir örüntü sezdiğinizi…