Bill & Ted, Matrix, Constantine, 47 Ronin, John Wick ve daha onlarcasıyla karşımıza çıkan o şahane isim Keanu Reeves. İlk tanışmamı Matrix üçlemesiyle yaşadığım Reeves için, çok uzun…
Dandik bir düşman ve devam eden West Ailesi dramasıyla hikaye gelişimine katkıda bulunmayan, heyecansız ve sadece gelecek bölüme hazırlık niyetine çekilmiş bomboş bir bölüm ile yola devam ediyoruz.…
İngilizcede bir deyiş var, “Don’t judge a book by its cover” diye. Kapağına bakıp kitabı yargılamayın, dış görünüş aldatıcı olabilir öğüdü verir. Biz pek yemiyoruz. Özellikle oyunları sırf…
Terminator Salvation kötü bir filmdi. Yapacak çok bir şey yok. Kadrosunda Bryce Dallas Howard gibi, Anton Yelchin gibi, o sıralarda ünlü olan Avatar’daki çocuk gibi kaliteli oyuncular vardı.…
Süpermen’in dedesini dizi yapacaklardı bir ara; hatırlıyor musunuz? Adı hayal gücünden yoksun bir biçimde Krypton olarak konulmuş dizi Sharknado ve Mansquito gibi muhteşem eserlere ev sahipliği yapan SyFy…
Fela Kuti adını hiç duydunuz mu? Peki Afrobeat müzik türünü duymuş olabilir misiniz bir ihtimal? Cevaplarınız “hayır” ise, çok seviniriz, buyurun gelin anlatalım. Ortada anlatmaya çok değer bir hikaye var…
Yükle Gelsin!
Game of Thrones bitti ve şu sıralar haftadan haftaya arkadaşları toplayıp izleyecek, ardından da üzerine teoriler üretecek bir dizinin eksikliğini mi çekiyorsunuz? Bir anda Pazartesi akşamlarınız ıskartaya mı çıktı? “Bir sene kim bekleyecek be?” diyenlerden misiniz? Eliniz ayağınız mı titremeye başladı, tövbe estağfurullah bir kötü mü oluyorsunuz? O zaman…
Esmiyor? Esmiyor. Geçen Cuma TGIF’lerin en kralı oldu mu? Oldu. Bayram tatilleri birleşmelerin en güzelini yaşayıp haftasonuna uzadı mı? Uzadı. Ama siz bunu değerlendiremiyor, bu yüzden de kendinizi “heh heh, en azından şehir boş” diye avutuyor musunuz? O zaman buyurun, size pırlanta gibi bir liste hazırladık. Açın bilgisayarı -ya…
On yıl öncesine kadar çocuk ya da en azından genç olanlar için, şu son yıllarda animasyonlara gelen devam filmi kararları oldukça sevindirici olabiliyor. Bunun sebebi yüksek ihtimalle, çocukluklarından kalma bir parçayı olgun benlikleriyle, ama bu sefer yepyeni bir hikaye ile izleyebilecek olmalarıdır sanırım. Finding Nemo filmine gelen Finding…
Neil Gaiman son zamanların tartışmasız en parlak edebi rock starı kabul edilirken, çıkardığı kitapların ardı arkası da kesilmiyor, üstüne bir de içinde bulunduğu projelerin akın akın haberleri geliyor. Hayranları olarak bu konuda hiç mi hiç şikayetimiz yok, zira kendisinin içinde olduğu her türlü hikayeyi okuyabilecek kadar çok seviyoruz…
Herhalde dünyanın en tartışmasız bir şekilde sinir bozucu olan şeylerinden bir tanesi SMS aracılığıyla promosyon yapmak. Yani gerçekten, bir yandan ciddi bir mahremiyet ihlali -“Ben size telefonumu verdim mi?” sorusu genelde yanıtlanamıyor- bir yandan da sizi mesaj sesine karşı dev duyarsızlaştıran bir şey. Kaç kere “zaten promosyondur” diye…
Zach Braff bir ara dokunulmazdı, hatırlıyor musunuz? Scrubs’ın Amerikan televizyonlarında yayınlanan en zekice ve en duygusal olarak kaliteli sitcom olduğu dönemlerin hemen ardından, The Shins’i bir anda popüler eden prenses soundtrack’iyle Garden State gelmiş; Braff’in yönettiği ve başrolünde oynadığı film indie camialarında bağırlara basılmıştı. Braff’in kariyeri çok güzel…
Marvel 2015 ortalarına doğru senenin ilerleyen vakitlerinde bir reboot -ki yeri gelmişken söyleyelim, bu tip yeniden açılımlara cümleten reboot denmesini öneriyoruz; relaunch’tur, restart’tır, reset’tir, rebirth’tir, rejuvenation’dur bunlar hep laf-ı güzaf geliyor. Reboot işte, ANAD Marvel da reboot’tu. Bir önceki hikayenin çoğunluğunu almış olsan da, eski bir şeyi cümle…
Tahmin yapıp doğru çıkmak, muazzam bir his. Affınıza sığınarak biraz kendimi övüyorum; Mevzu Futbol’un son programında “Kalıbımı basarım Modric bir dönen topta uzaktan bize yazacak” dedikten sonra birebir Modric’ten böyle bir gol yemiş olmamız beni çok kıvançlandırıyor mesela. Ama bir yandan, madalyonun öteki tarafı da var. Orası da…
Mad Max: Fury Road’un kusursuz bir şey olduğunu daha kaç kere, daha kaç farklı kelimeyle anlatabiliriz bilmiyorum. George Miller’ın dehasına daha kaç defa övgü düzebileceğimiz kestiremiyorum. Sadece özünde A noktasından B noktasına gitmek, sonra da B noktasından A noktasına geri dönmek olarak özetlenebilecek bir senaryoya sahipken, nasıl 188…
İlk akıllı telefonlar çıktığı zaman, durumun farkında çok da olacak bir yaşta durmayan okurlarımız vardır elbet. 2009, 2010 civarında; bundan altı yedi sene önce akıllı telefonlar iPhone’un duyurulmasıyla bir anda patlama yaşamışlar ve normal telefonların yerini yavaş yavaş almaya başlamışlardı. Google inceden yapıp kiralayabileceği bir sistem kurmaya başlıyordu,…
