Daha geçen gün Geekyapar eşrafı olarak yıllarca ünlü filmlerin ve dizilerin kısa süreli / küçük çaplı karakter oyuncusu olan JK Simmons’ın Whiplash ile mertebe atlamasına ne kadar sevindiğimizi…
Süper kahraman hikayelerinin TV ekranlarına taşınması yeni bir şey değil; 1940’lardan beri Superman’den Bat-Man’e, Spider-Man’den Hulk’a kadar pek çok süper kahramanın dizileri çekildi. Fakat son bir iki senedir…
Şöyle bir dönüp baktığımızda çoğumuz Avatar’dan etkilenmiştik. Zaten 2009’da neredeyse tamamı görsel efektlerden oluşturulmuş, epik bir konuya sahip bir filmden etkilenmemiz hiç de abartı değildi. Film hala elinde…
Video oyunları 1970’lerde Amerikan bar ve kafelerinde duvara asılı dartla yarışması için tasarlanmış koca kutular olarak hayatımıza girdiklerinden beri pek çok kez şekil değiştirdi. İlk tasarlandıklarında amaçları işsize…
Filmler için yapılan şu ikram tadındaki basına açılan konuşmalara bayılıyorum ya, gerçekten. Adeta bizim için, biz hayranlar için haber pimi çekilmemiş bomba gibi; her an patlamayı bekleyen. Üstelik…
Yükle Gelsin!
Hani geçen hafta çıkan çizgi romanları sayarken biraz verimsiz olduklarından söz etmiştik ya? Bu hafta geçen seferkinin bıraktığı o yarım yamalak tadı silkeledi, bir kenara fırlattı. Marvel büyük event’i Secret Wars öncesinde pek çok taşını uygun yerine oynatırken DC Convergence’ına tam gaz, son hız başladı. Image bir yandan…
Acayiptir, daha dün gece yatmadan önce Daniel Radcliffe’în yakın bir zamanda Reddit’te gerçekleştirdiği AmA’i okudum. Orada bir soru, “siz Potter kadrosu olarak toptan efendi, ayakları yere basan insanlar olarak büyüdünüz, nasıl oldu bu yahu?” şeklinde yöneltilmişti İngiliz aktöre. Hakikaten benim de nasıl olduğuyla ilgili bir fikrim yok. Radcliffe…
Uzun zamandır dedikodusu dönüyordu zaten, en sonunda resmi açıklamayı da almış olduk. Hatırlayacaksınız, Joss Whedon daha Age of Ultron çıkmadan çok, çok önce yeni bir Avengers filmi çekmeye kafa olarak hazır olmadığını açıklamıştı Marvel hayranlarına. Kendisinin Avengers’a yaptığı dokunuşu herkes çok başarılı bulduğundan, Marvel’ın bu başarısındaki payı da…
Yarın Daredevil’ın ilk sezonu yayınlanacak. Pazar günü Game of Thrones yeniden başlıyor. Birkaç hafta sonra Age of Ultron girecek vizyona. Sonrası Fantastic Four, Ant-Man, Mad Max diye Star Wars’a kadar gidiyor. Bunların hepsini günü gününe izleyebilecek miyiz? Hayır tabii ki. Bazıları vizyona girdiğinde birkaçımızın sınavları olacak, birkaçımız mesai…
Agents of SHIELD’ın son birkaç bölümdür temposunu yavaşlattığı, aksiyondan çok işi diyaloglara döktüğü muhakkak bir gerçek. Son deparına kalkışmadan önce hafif hızını düşüren bir maraton koşucusu gibiler şu an. İki bölümdür bazı karakterler bazı diğerlerine uzun uzun bir şeyleri açıklıyorlar; iki bölümdür aksiyon sahneleri bir, iki seçme örnekle sınırlı…
Bu sezonun en merak edilen dizilerinden biri olarak başlamıştı Gotham. Şahsım adına ortaya çıkan işten fazla tatmin olduğumu söyleyemeyeceğim. Penguin ve Harvey performanslarını başarılı buldum ve Jada Pinkett’a dair zaafıma da yüründü, ama yapımcı ekibin genel olarak girdikleri yükün ağırlığını kaldıramadıklarını düşünüyorum. Sonuçta Batman’i göremediğimiz bir Gotham’ın büyüsünün kısmen kaybolduğunu söyleyebiliriz.…
Size daha önce oldu mu hiç bilmiyorum, ama bana sıklıkla olan bir şeyden bahsetmek istiyorum. İnsanın bazen tek başına yemek yemesi gereken durumlar olur. Özellikle söz konusu olan bu insanın yemek yerken bir şeyler izlemek gibi bir alışkanlığı varsa ve film, anime gibi şeylere ayıracak zamanı yok ise…
Yorumlarda herkes DC şöyle, Marvel böyle diye tartışırken, bazen içimden “Bu MCU bizi çok bozdu. Bir tek DC – Marvel biliyor bu yeni nesil, halbuki ben gençken ne filmler ne filmler, peheey…” diyesim geliyor. Hazır yazarlık mertebesine gelmişken (Şu an güvenlerini kazanıyorum, çok yakında içeride dönen bütün gizli kapakları…
Hep söyledim, yinelemekte de bir beis görmüyorum; Marvel bu noktaya kesinlikle ve kesinlikle doğru yönetmen tercihleriyle geldi. Bunlar kağıt üzerinde hiç de isabetli gözükmeyen, biraz da “içimden bir ses öyle dedi” minvali bir karar mekanizmasıyla alınmış kokan tercihlerdi; ama hemen hemen hepsi işe yaradılar. Shakespeare filmlerinin yönetmeni Kenneth…
Yani… Hakikaten ne lama ne de cime çok girişemeyeceğim sevgili geek dostlar, geek kalanlar, içindeki geek’i özenle büyütenler. Lafın bittiği yerdeyiz. Artık eğlence sektörüyle ilgili zerre savunucu, “ya aslında öyle değil”ci bir şey söyleyemem. Bakın samimi söylüyorum, sadece oyun sektörü demiyorum, sinema sektörü demiyorum. Şu sabah çıkan haberle…
