Yükle Gelsin!

Bazen sizin de bir büyücü olup elinize asanızı alıp yüce yüce sözler söylemek, büyü gücünüzü konuşturmak gelmiyor mu? Benim geliyor, işte bu gibi zamanlarda oynamış olduğum hoş büyücülük oyunlarını da sizlerle paylaşıyorum. Her biri kendimi bir süreliğine de olsa büyücü gibi hissettirmiş ya da büyüye hükmetmenin tadını vermiştir.…

Bu hafta da Doctor Who incelememizle karşınızda hazır ve nazırız. Bu bölüm Hong Kong’tan Peru’ya yayılan virüsün peşinde, plastik poşetten geçilmeyen kıyılarda, Hitchcock filmlerinden çıkma kuşlarla ve kalabalık bir ekiple ilerliyoruz. Bakalım Doktor bu sefer insanlığı enfekte olup toza dönüşmekten kurtarabilecek mi? Peki nedir bu salgının aslı? Unutmayın,…

Çok sevdiğimiz ve izlerken içtenlikle gülümsediğimiz dizilerden olan The Good Place, ocak ayıyla birlikte bizlere veda etti. Belki uğurladığımız ilk dizilerden biri değildi ama hatırı da çoktu; arkasından birkaç kelâm etmezsek, gerçekten ayıp etmiş olacağımız bir diziydi. The Good Place’in son sezonu ile ilgili söylemek istediğim bir-iki şey…

Bazı diziler vardır, hakkında saatlerce konuşuruz. Bazı dizileri ise sadece kendimize saklarız. Bizden başka biri övmezse asla konuşmayız bile. Olur da biri yererse “Evet çok da iyi değil işte, ehe.” deyip kalbimiz daha fazla kırılmasın diye konuyu geçiştiriveririz. Bu diziler bizim “guilty pleasure” dizilerimizdir, izlemememiz gerektiğini düşünsek bile…

Taika Waititi’nin kendine has bir mizah anlayışı olduğunu ve ortaya çıkardığı yapımlarda bunu hissedilir bir biçimde kullandığını biliyoruz. Bazılarımız bu mizah dilini çok severken bazılarımız çok sulu bulabiliyor. Ben de şahsen kendisinin kullandığı mizah dilini çok sevmezdim. Hatta yönettiği yapımlardan Thor Ragnarok’u ya da yakın zamandan örnek vermek…

Toplumların içine düştükleri her çıkmazda, kültürel belleklerindeki çok eski zamanlardan yadigâr bir düşünce, her seferinde yeniden hatırlanır: Bir noktada biri gelecek ve onları bulundukları o kötü yerden kurtaracaktır. Bu düşünce, bir yandan onların düştüğü yerden kalkmalarına yardım eder, onları rahatlatır, bir dayanışma ortamı oluşturur ve en güzel hâliyle,…

“Affedersiniz ama Mösyö Poirot, ben sizi hiç anlayamıyorum.” Poirot, “Ben de kendimi anlayamıyorum,” dedi. “Hiçbir şeyi anlayamıyorum. Ve bu da beni endişelendiriyor.” Güzel bir dedektiflik hikâyesi izlemeyeli uzun zaman olmuştu. Böyle hakikatiyle bir gizemi açığa çıkarmaya çalışan en son film yanlış hatırlamıyorsam 2017 yılında çıkan Murder on The…