Önce Nip Tuck bünyesine ama sonrasında daha çok Game of Thrones’un Tyrion Lannister’ı olarak gönüllerimizi kazanan Peter Dinklage, kısa bir sessizlik döneminin ardından perdelerde…
Doctor Who diye bir dizi vardı, hatırlar mısınız? Pandemiden önceki dünyamıza ait pek çok şey gibi o da sisli bir biçimde zihninizin gerisinde duruyordur…
Süper kahraman janrasına ilgisi olan olmayan herkesin üzerinde anlaştığı bir konu var: Daredevil dizisinin mükemmel bir yapım olması. Yani sadece süper kahraman janrası içerisinde…
Haftanın bitmesini beklemek ya da hepsini ayrı ayrı yazılar halinde sakız gibi uzatarak size göstermek istemediğim birtakım fragmanlar geldi şu beş gün içerisinde. O yüzden lafı hiç dolandırmayacağım…
Netflix’in ikinci Türk dizisi Atiye nasıl olmuş, izlemeye değer mi diye düşünenler, dikkat! İlk Bölüm Canavarı, Atiye için görüşlerini paylaşmaya geldi. İlk Bölüm Canavarı, üstümüze yağan yüzlerce dizi…
Hatırlayacaksınız, giderek kendi formatını farklı markalara lisanslama konusunda Pinball ve LEGO oyunları ile aynı kategoriye doğru koşan Telltale’in Walking Dead, Fables, Game of Thrones, Borderlands, Minecraft ve Batman’den…
Bugün geek tarihinde önemli bir gün. Araştırma, derinine inme, dişini geçirme ve dönüp gevezeliğini yapma sanatının gelişmesinde katkısı en fazla olan adam, J.R.R. Tolkien, 60 yıl önce bugün; 20 Ekim…
Geçtiğimiz haftalar süresince Amazon, Yüzüklerin Efendisi dizisi için Twitter hesabı üzerinden gerçekten de takdir edilesi bir reklam çalışması yürütmekteydi. Çünkü, en sıkı hayranlarının anlayabileceği türden adım adım heyecan parçacıkları…
Irk Bitig ismini hiç duydunuz mu? Tam olarak çıkartamadınız belki ama bir yerden kulaklarınıza aşina geliyor olabilir mi? Türk edebiyatının yazılı ilk ürünlerinden birinin ismi desem, ipucu vermiş…
“Bir insan ancak onu son seven insan öldüğünde ölür” diyen Jose Mourinho, Robson ile ilgili manevi düşüncesini böyle açıklıyor. Bir insanın en büyük başarıları ile en büyük hayal…
Yükle Gelsin!
Bazen sizin de bir büyücü olup elinize asanızı alıp yüce yüce sözler söylemek, büyü gücünüzü konuşturmak gelmiyor mu? Benim geliyor, işte bu gibi zamanlarda oynamış olduğum hoş büyücülük oyunlarını da sizlerle paylaşıyorum. Her biri kendimi bir süreliğine de olsa büyücü gibi hissettirmiş ya da büyüye hükmetmenin tadını vermiştir.…
Bu hafta da Doctor Who incelememizle karşınızda hazır ve nazırız. Bu bölüm Hong Kong’tan Peru’ya yayılan virüsün peşinde, plastik poşetten geçilmeyen kıyılarda, Hitchcock filmlerinden çıkma kuşlarla ve kalabalık bir ekiple ilerliyoruz. Bakalım Doktor bu sefer insanlığı enfekte olup toza dönüşmekten kurtarabilecek mi? Peki nedir bu salgının aslı? Unutmayın,…
Çok sevdiğimiz ve izlerken içtenlikle gülümsediğimiz dizilerden olan The Good Place, ocak ayıyla birlikte bizlere veda etti. Belki uğurladığımız ilk dizilerden biri değildi ama hatırı da çoktu; arkasından birkaç kelâm etmezsek, gerçekten ayıp etmiş olacağımız bir diziydi. The Good Place’in son sezonu ile ilgili söylemek istediğim bir-iki şey…
Bazı diziler vardır, hakkında saatlerce konuşuruz. Bazı dizileri ise sadece kendimize saklarız. Bizden başka biri övmezse asla konuşmayız bile. Olur da biri yererse “Evet çok da iyi değil işte, ehe.” deyip kalbimiz daha fazla kırılmasın diye konuyu geçiştiriveririz. Bu diziler bizim “guilty pleasure” dizilerimizdir, izlemememiz gerektiğini düşünsek bile…
Bunu sadece gerçek gamer’lar bilir: Atari, Playstation’ı da Xbox’ı da döver. Böyle bir girişten sonra şu itirafı yapmak biraz garip olacak ama sizi yanıltmak istemem; ben 2000’liyim, maalesef kıyısından anca yetişebildim o yıllara. 80-90’ların çocukları bu zamanları benden çok daha iyi bilirler ama yani şimdi biz de az…
Taika Waititi’nin kendine has bir mizah anlayışı olduğunu ve ortaya çıkardığı yapımlarda bunu hissedilir bir biçimde kullandığını biliyoruz. Bazılarımız bu mizah dilini çok severken bazılarımız çok sulu bulabiliyor. Ben de şahsen kendisinin kullandığı mizah dilini çok sevmezdim. Hatta yönettiği yapımlardan Thor Ragnarok’u ya da yakın zamandan örnek vermek…
Toplumların içine düştükleri her çıkmazda, kültürel belleklerindeki çok eski zamanlardan yadigâr bir düşünce, her seferinde yeniden hatırlanır: Bir noktada biri gelecek ve onları bulundukları o kötü yerden kurtaracaktır. Bu düşünce, bir yandan onların düştüğü yerden kalkmalarına yardım eder, onları rahatlatır, bir dayanışma ortamı oluşturur ve en güzel hâliyle,…
Doğal manzaralar hiç şüphesiz insanın seyir zevkinin en yüksek seviyeye ulaştığı görsel şölenler. Bir belgesel açtığınızda ya da doğal bir ortamda bulunduğunuzda, her bir sahne insanı etkilemeye yetecek kadar büyüleyici olabiliyor. Her ne kadar yıllarca gelişen insanlık doğaya zarar vermiş olsa da, hem geniş hem de dar ölçekte…
“Affedersiniz ama Mösyö Poirot, ben sizi hiç anlayamıyorum.” Poirot, “Ben de kendimi anlayamıyorum,” dedi. “Hiçbir şeyi anlayamıyorum. Ve bu da beni endişelendiriyor.” Güzel bir dedektiflik hikâyesi izlemeyeli uzun zaman olmuştu. Böyle hakikatiyle bir gizemi açığa çıkarmaya çalışan en son film yanlış hatırlamıyorsam 2017 yılında çıkan Murder on The…
Arkadaşlar, bu bölüm neydi? Neler oldu? Bir şeyler oldu, orası kesin. O kadar çok sorum var ki! Cevap istiyorum, cevap! Doctor Who’nun yeni sezonu, hayranları kalp hastası etmeye- yani, çıldırtmaya devam ediyor. Bir önceki sezonda veremedikleri ne varsa art arda fırlatıyorlar üzerimize. Ne bu, bir özür mü? Anlayamadım…
