Şimdi eğri oturup doğru konuşalım; herkesin kendince günlük yaşantının bunaltan ve monoton yoğunluğundan kaçmak için tercih ettiği birtakım yangın çıkışları var şu hayatta. Kimisi yatağında sıcacık battaniyenin altında çok…
TV dizileri söz konusu olduğunda, reyting grafikleri iptal olmayacak diziler söz konusu olunca iki şekilde ilerler. Bazı diziler zirvesini galasında yapar, herkesi ikna edemez, ama elinde küçük bir…
Vakti zamanında Blizzard oyunlarının bu kadar başarılı olmasının ardında yatan tek nedeni anlatan şöyle bir yazı yazmıştım. Bu bir anlamda firmayı özel yapan şeyi netleştirme, sabitleştirme çabasıydı. Bulduğum şey,…
Avengers: Infınity War’dan en az dört süper kahraman cenazesinin kalkmasını bekliyoruz. En. Az. Dört. Bu rakamla ifade edilen beklentiyi biz oluşturmadık, filmden her gittiği yerde “final” gibi, “bir…
İnsaniyet olarak birbirlerinden bağımsız ve tekil hikayeler anlatan eserlerin arka planda aynı evrende var olmaları ile yeni tanışmadık, fakat Nick Fury’nin Tony Stark’ın odasında karanlıkların içinden çıktığı andan beri…
Geçtiğimiz gün ’17-’18 Süper Lig sezonuna dair bir yazı yazıp paylaştık sizlerle. Dürüst olayım, o yazıyı yazarken altında çıkacak tartışmalara dair iyimser bir tutumum yoktu. Çok uzun zamandır futbol ve metafutbol…
Yükle Gelsin!
Sinema ve seks başlığını inceleyeceğiz birlikte önümüzdeki dört hafta boyunca. Nereye düşüyor, nereden yükseliyor; neye dayanıyor? Bunları konuşmayı da, bir şeyi söyleyerek başlamamız gerekiyor: Seks sinemada çoğunlukla ya romantize ediliyor, ya da karikatürize ediliyor. İkisinin ortasında duran, yer yer garip, yer yer tatlı; her yeriyle ise gerçek cinsellik pek alan bulmuyor…
İyi bir film için gelen ilk eleştirmen yorumları, cemre düşmesi gibi bir şey. Kaliteli bir fragmanın kötü çıkma ihtimali her zaman var. Eleştirmenlerin çok nefret ettiği bir filmi sevme ihtimalin de var. Ama sanki başlangıçta ilk adımı “Abi eleştirmenlerin ilk yorumu iyi” diye atıyorsan, sonra çok da kötü olmuyor.…
Bu Amerikan toplumuna has bir şey mi, yoksa küresel bir fenomen mi bilmiyorum. Sosyal medyada mı geniş yankı buluyor, yoksa üst üste geldiği için mi fazla fazla gözüküyor; ondan da emin değilim. Oturup bir sosyoekonomik süreç çizgisi mi çıkartmak lazım bunu açıklamak için? Mesela buradan alıp, genel olarak…
Disney’in filmlerinde ve özellikle de animasyonlarında sıkça kullandığı şu kuralı hepiniz bilirsiniz sanırım: Şarkılar illa olacak. Evet, tuhaftır ki neredeyse her Disney yapımında yer alan bu müzikalimsi enstantaneler dolayısıyla, artık aklımda genel bir kalıp oluşmuş vaziyette. Disney acaba müzik olmadan bir şey yapamıyor muydu? Yoo, aslında bunun örneği…
Bu Cuma Netflix’e gelmiş olan Iron Fist’i şimdiden bitireniniz var mı? Varsa güzel, o halde gelen eleştirileri ölçebilecek derecede bir fikriniz oluşmuş vaziyette demektir. Henüz on üç bölümü birden mağaranıza kapanıp izlemediyseniz de sıkıntı değil, en azından yeni Marvel dizimiz hakkında gelen ağır yergileri de illa bir yerde…
Geçenlerde internete bir resim düştü malumunuz; Viggo Mortensen, Elijah Wood, Dominic Monaghan, Orlando Bloom ve Billy Boyd bir araya gelmişler, bir restoranda çatallar ve bıçaklarla fantastik poz veriyorlar. Her birinin gözündeki kıllar kadayıf kıvamına gelmiş, hepsi Yüzüklerin Efendisi filmlerini çektikleri 16 aylık muhteşem süreçten beri kariyerlerini başka yerlere…
Sony’nin elindeki Spider-Man film haklarıyla ne yaptığı gerçekten belli değil. Algılayıp bir mantığa oturtabilmiş olan varsa, buyursun gelsin, bizle de paylaşsın. Çünkü bir yandan, ellerinde haklarını bulundurdukları en baba karakteri MCU’ya kiraladılar. Ama öte yandan, o karakterin yan karakterlerini vermiyorlar. Kendileri bir filme çekme niyetindeler, ama kim hangi evrende…
Bu sabah video oyun dünyası yeni kum torbasına uyandı, dikkatli oyunseverler fark etmiştir. İnternet bir anda söz birliği etmişçesine, 21 Mart’ta Amerika’da, 23 Mart’ta ise Avrupa’da çıkacak olan Mass Effect: Andromeda’nın yüz animasyonlarına gömmeye başladı. Genelde de kıyas noktası aşağı yukarı aynıydı. Koskoca EA’in desteğiyle geliştirilen Mass Effect’in yüz animasyonları…
Önce anlaşalım, böyle bir şey var. Elbette ki, atıyorum, “Nazi vurmalı oyunlar” kadar belirgin bir alt-kategorizasyon değil. Çok fazla sağda solda övüldüğünü duyamazsınız. Ama gerçekten, bazı oyuncular için karakter yaratma ekranının detaylı olması bazen bir oyunu oynama sebebi. Şakamız yok, biz şu aşağıdaki yedi oyunun karakter özelleştirmeye gönül vermiş herkes tarafından mutlaka oynanması…
Kötü karakterlerin işi kötü olmaktır; basit, değil mi? Ama bazen onu da çok iyi yapamazlar işte. İnsani tarafları yüzeye çıkar, kalpleri açık olur. Onları iyi çocuklara köstek olmaya şartlanmış bir yol engeli olarak değil, oldukları esans şekillerinde; yani bir insan hükmünde görmeye başlarsınız. Genelde de ölüm ile yüz yüze olduklarında…
