2015 yılında George Miller’ın yönetmenliğinde yıla bomba gibi düşen; yönetmenlik, tasarım, müzik, kostüm alanlarında Oscar’lardan Oscar, ödüllerden ödül beğenen Mad Max: Fury Road’ın Charlize…
Bu zamana kadar size gerçekten birçok garip haber yazdım. Doğrusunu söylemem gerekirse en çok böyle haberleri yazmaktan hoşlanıyorum. Ama bugün yazacağım haber o kadar…
The Mandalorian’ı harika bir sezon finali ile uğurladık, ciğerlerimizi masada bırakıp hayatımıza devam etmeye çalışıyoruz. Peki her şey bu kadar mıydı? Kesinlikle değildi. The…
Matt Reeves’in yılan hikâyesine dönen Batman’i sanıyorum son zamanların daha çıkmadan sansasyon yaratan filmlerinden. Film hakkındaki her oyuncu seçimi, her dedikodu, yapımcı ve yönetmenlerin ağzından çıkan her söz…
Bilirsiniz, Netflix kendi dizisini yapmayı sever. Hele ki geleneksel kanalların kendi dijital platformlarını çıkarması ve dizilerini Netflix’ten kaldırmaya başlamasıyla Netflix, kendi orjinal dizilerine daha önce hiç olmadığı kadar…
Sinemada oturmuş, Rogue One’ın başlamasını bekliyordum kendi kendime. Salon, fragmanlar yayınlandığı zaman büründüğü o tedbirli sessizliğe gömüldü. Herkes “Yoksa film mi?” diye bekleyecek, ekranda fragman karesi olduğu her…
Hani bütün dünya umut dolu limanlara giden bir vapurdaymış da siz ters koltuğa oturmuşsunuz, ne yaparsanız yapın hep aynı şeyleri görüyormuşsunuz gibi bir his vardır. Bunu bilen bilir.…
İllüstrasyonlarla ilgili yazı serimizde nihayet son durağa geldik sevgili geekler. Önceki yazılarımda, işin biraz hikaye kısmını anlatıp sonra da teknik kısımlarına şöyle bir göz atmıştık hatırlarsanız. İllüstrasyon tekniklerinden…
Sanki daha önceden hiç olmamışçasına (!) DC Sinematik Evreni’nde işler yine sallantıda sevgili geekler. Evet, yine. Zaten ite kaka kurulan DCEU, yeni bir darbe yedi; hem de ekibin en umulmadık…
İnanıyor muyuz gençler?! American Gods, ikinci sezonuyla geçtiğimiz hafta, her zamanki gibi, krallara layık bir şekilde tekrardan girişini yaptı. Görselliklere ağzımızın suyu akadursun, biz hala hikayenin ilerleyişinde inanılmaz…
Yükle Gelsin!
Bu sitede birçok diziye yer verdik. Gerek övdük, gerekse gömdük. Hep güncel kalmaya çalıştık, her geçen gün artan dizi okyanusunda kıyıda kalmayalım dedik. Fakat eğri oturup doğru konuşalım; yılda hatta günde kaç dizi çıkarsa çıksın hepimizin vazgeçemediği diziler var. Yeni bir diziye başlama kararından bizi vazgeçiren, beşinci kez…
Bildiğiniz gibi Westworld dizisi üçüncü sezonuna başladı biz de hem çok çok sevdiğimiz bir dizi olmasından hem de itiraf etmek gerekirse dizi ve filmler için çok kısır bir döneme denk geldiğinden adeta görmemiş gibi saldırdık, ilk bölüme uzun bir inceleme de yazdık. Ama ikinci bölümü izlerken sanki biraz…
Dün, eğer Netflix ile anlaşılmasaydı haberimin bile olmayacağı bir film izledim. Filmin adı The Platform, özgün adıyla El hoyo. (Eğer izlemediyseniz hemen izleyip bu yazıya geri dönün, eğer hâlâ izlemediyseniz Parasite’ı da izleyin lütfen.) Film, çok katlı bir hapishanede geçiyor, can alıcı nokta ise şu: Tek bir masa,…
Beth Lewis’in 2016’da yazmış olduğu Kurt Yolu, İthaki Yayınları çevirisi ile bizlerle buluşuyor. Bu sırada da bir apokaliptik kurguyu barındıran bu kitaba dair bir fikir edinmek isterseniz diye sizlere ön okumasını sunmak istedik. İyi okumalar efendim! Beth Lewis KURT YOLU Çeviren: Özge Onan Eski “Ben”in Sonu Meşe ağacının…
İnsanlar olarak garip şeyler yapıyoruz. Çok tuhaf huylarımız var. Çoğu zaman doğadan, doğamızdan öyle sapmış oluyoruz ki ağzım açık kalıyor. Kendi kendimizi durdurma yeteneğine sahibiz. Başka hayvanlar bunu yapmıyor yani. Hiçbir hayvan tuzlu yememeliyim demiyor. Başka kimse söylemek istediğini yutmuyor. Herhangi bir şey söyleme yetenekleri de yok orası…
Scrabble, bugün çoğu insanın aşina olduğu ve dünya çapında oldukça popülerleşmiş masa oyunlarından biri. Üstelik oynanışı gerçekten çok basit olan ama bu basitliğe rağmen keyifli bir şekilde oynanabilen bir oyun. En basit tanımıyla oyundaki taşlar olan harflerle anlamlı kelimeler oluşturduğunuz bir masa oyunu Scrabble. Peki bu oyun kimin…
Bütün dünyanın ev karantinası girdiği şu günlerde geek alemi adeta ölü dönemini yaşıyor. İlk başlarda iptal haberleri vermeye çalışsak da daha sonra o kadar fazla iptal haberi geldi ki artık bunun bir haber olmayacağını düşündük ve yazmamaya başladık. Eh, iptal haberlerinden başka bir şey de gelmeyince hepimiz oturduk…
Öyle ya da böyle, insanlığın en büyük arzusu hayatta kalmak. Eğer hayatta kalmak sizin içi dert değilse, metropolun ortasında yaşıyorsanız mesela, ikinci sıradaki arzunuz da elbette mutlu olmak. Yaşıyoruz tamam ama nasıl yaşıyoruz? Mutlu ve huzurlu olmak, refah sahibi olmak önemli bir şey. Yıllarca filozoflar da bu sorunun…
Mizah üzerine düşünmek, mizahı gerçekleştirmekten çok daha kolay. Neye güleceğimizi, hangi şartlar altında güleceğimizi, neye niçin gülmeyle karşılık verebileceğimizi az çok, bizi güldüren yahut güldüremeyen insanlar aracılığıyla kestirebiliyoruz. Hatta geri dönüşler yapıp, şöyle desen daha komik olurdu diyecek kadar ileri bile gidebiliyoruz belki. Uygulama kısmı ise o kadar…
Komedi söz konusu olduğunda, herkes için değişen birtakım şeylerden söz edebiliyoruz. Bazılarımız materyalini gündelik hayattan alan esprilere gülüyor, bazılarımız absürt durumların yarattığı çelişkileri tercih ediyor; bazılarımız ise her cümlede biraz daha sertleşen iğnelemeyi hepsinden daha komik buluyoruz. Ne olursa olsun gülmek her zaman bir ihtiyaç, bu ihtiyacın da…
