Yükle Gelsin!

Arkadaşlar ben… ben kendimi çok iyi hissetmiyorum. Hatırlarsanız, vakti zamanında size Sonic the Hedgehog’un canlı bir filminin yapılmakta olduğu haberini vermiştik. Gelmiş geçmiş en kötü oyunlardan biri kabul edilen Sonic ‘06’da Sonic’i gerçeksi insanların arasına sokmaktan dolayı inanılmaz şikayet yemiş, son on yıldır doğru düzgün çıkarttığı her oyun…

Geçtiğimiz günlerde, kuranlar affetsin adını şu an anımsayamadığım bir sitede Brooklyn Nine-Nine’ın içinde bulunduğu, başlığıyla kafamda cam kıran bir listeye denk geldim, adı: “İnsanların birbirlerine iyi davrandığı X dizi” gibi bir şeydi. Gerçekten de başrollerini Andy Samberg, Melissa Fumero ve Andre Braugher’ın paylaştığı komedi dizisi bu tanımın harfiyen karşılığı. Herkes biraz…

Dünya Kupası’na katılma hakkı, en son baktığımızda; sadece gerçek ülkelere verilen bir hak, ancak insan bazen bunun böyle olmamasını dilemeden edemiyor. Kurgu evrenlerden gelen uydurma uluslara da kontenjan açılsa, her sene o evrene gönül vermiş geek-sporculardan bir ekip oluşsa, yarışsalar falan… Fena mı? Mesela 2022 Katar Dünya Kupası’nda şöyle bir Belçika…

Geçen gün Facebook’un Keyword Snooze isimli bir özelliği üzerine konuşurken, belirli anahtar kelimeleri zaman akışınızda susturabilme özelliğinin potansiyel zararlarına ilişkin şöyle bir paragraf ikilisi paylaşmıştık: “Bunun da akla ilk gelen negatif etkisi, Facebok’un mevcut yankı odası hâlini genişletip güçlendirmesi. Ancak bu çok 2007 bir kaygı. Geldiğimiz yerde zaten kimsenin…

Son birkaç gündür, 2018 FIFA Dünya Kupası başladığından beri evde geçen saatlerim benzer bir şablon dahilinde şekilleniyor: En münasip maçı aç. Cipsini kolanı koy, maçı seyret. Devre arasında bir Brooklyn Nine-Nine bölümü aç, izle. İkinci devre bitince BBC’nin maç sonu yorumlarına bak (teşekkürler /r/soccerstreams!) Maç sonu gelince, bir sonraki maça…

Önyargılı bir takım okurlar, DC Comics’in bugün tam teşekküllü duyurusunu yaptığı platformu DC Universe’in muhteşem gözükmesini “Allah kahretsin” diye karşılamayı bir Marvel fanboyluğundan kaynaklı görebilirler. Bir başkası, duyurulan özelliklerin muhteşem gözükmesine rağmen uzun vadede umut vaat etmediğine inandığımızı düşünebilir. Beri yandan bazıları, sadece komiklik yaptığımız kanaatine de varabilir. Bunların hiçbiri doğru…

Stephen King’in bu kadar fazla kitabının olması, hepsinin bir gün uyarlama halinde karşımıza çıkacağına delalet olmalıydı elbette ki. Çünkü siz deyin onlarca, biz diyelim saymaya yetmeyecek kadar çok… King’in üretkenliğinin televizyon ve sinema dünyasındaki yansıması, özellikle şu son yıllarda fazlasıyla hız kazandı zira. 1984’te küçük bir Drew Barrymore ile…