Süper kahraman filmleri ve dizileri hayatımızın her köşesine adeta bir kedi sinsiliğiyle sızdığından beri, malumunuz, bir yandan bu girişimlerin hasılat karşılığını takip edip mukayese etmek ek bir hobimiz oldu. Yıllardır kafamızda yaptığımız “Batman mi döver Iron Man mi” kavgasına fiziksel bir cevap almaya en yaklaştığımız anlar hasılat raporlarının…

Ya gerçekten çok özür diliyorum, hep beraber gelip sanat sepet konuştuğumuz şu güzide siteye korkutucu derecede pop bir içerik çıkmak istemezdim. Ama birkaç gündür kendimi ne zaman canım sıkılsa açıp Reddit’in açık ara en güzel subreddit’i olduğuna git gide daha sert ikna olmaya başladığım StoppedWorking’i gezerken buluyorum. Adı bir şey ifade etmediyse…

Episodik dizilerin laneti de bu işte. Birkaç bölüm her şey tıkırında giderken karşımıza öyle bir bölüm çıkabiliyor ki, ne heves kalıyor ne heyecan. Ne yazık ki Doctor Who’nun 10. sezon dördüncü bölümü Knock, Knock da o tat kaçırıcı bölümlerden biri. Hatta dizinin son sezonlarda sık karşılaştığımız tat kaçırıcı…

Kafamızı çevirip güzel bir dizi gördüğümüzde etiketinde Netflix yazıyor mu diye bakmak farz oldu şu sıralar. İnternet televizyonu devi, gönlümüzün kırmızı sevgilisi Netflix’in yeni dizilerinden Girlboss da dışarıdan gayet kaymak bir dizi gibi duruyor. Ama içeriden? İlk Bölüm Canavarı yazdı: İlk Bölüm Canavarı Ozan Cem Yılmaztürk’ün kalemiyle incelemelerine devam…

Böyle bir şey varmış. Bugün Fox üzerinden fragmanın fragmanı çıktı. O yüzden paylaşıyoruz. https://www.youtube.com/watch?v=4I_htkGJAZ4 Nedir meselemiz? Şöyle: Film evreninde geçip geçmediği belli olmayan dizimiz The Gifted’da konu mutantlık. Zaten kanalımız Fox, projenin arkasında olan Bryan Singer, Lauren Shuler Donner, Simon Kinberg gibi isimler de X-Men film evreninden gelenler. Tabii Marvel-Fox arası film…

Eğer başlıktaki iddianın kriterini gelmiş geçmiş bandına çekersek; evet, elbette Ezio Auditore’den daha iyileri var. Bir kere ortada bir Mario gerçeği var. Sonic var, Link var, Solid Snake var, Gordon Freeman, Nameless One, Cloud var. Ama geçen milenyumda doğanları liste dışı bırakırsanız, biraz değişiyor tablo. Netleşiyor. Çok muazzam başka karakterler de var hepinizin hayatında yer etmiş. Ama ben inanıyorum, nesnel…

Video oyun dünyasının oyunculara sunduğu en büyük tatlışlıklardan biri olan PlayStation Plus’ın Mayıs ayı oyunları takriben bir hafta önce belli oldu. Açtık, baktık, belirli bir süre geçirdik. Hâlâ aranızda yılda bir karton sigara parasına üç platformda elli küsur oyun almaya tav olmayanlar var, biliyoruz, o yüzden onları hayrına ikna…

İlk Guardians of the Galaxy filminin başarısı dönüp bakınca insana acayip gelmiyor. Çünkü bugün kağıt üzerinde çok güçlü bir proje Guardians. Üzerinde Marvel etiketi var, başrolü dünyanın açık ara en büyük iki üç jönünden biri, mutfağında keyifli bir yönetmen var… Ama 2014’te bu faktörlerin her biri sallantıdaydı. Marvel Winter Soldier’ı yeni çıkartmıştı, Guardians bir…

Bugün Ridley Scott tartışmasız bir sinema deviyse, bunda Blade Runner’ın payı büyük. Amerikan bilim-kurgu sinemasını özgün işleriyle çok besleyen Philip K. Dick’in Do Androids Dream of Electric Sheep? isimli kısa hikayesinden uyarlanan film, çıktığı zaman için de bir devrimdi; çıkışının üzerinden geçen 35 sene içerisinde de bu konumundan taviz vermedi. Bu da…

Guillermo del Toro’nun başrolünde dünyanın en isabetli oyuncu seçimi olarak Ron Perlman’ın faaliyet gösterdiği Hellboy uyarlamasıyla ilgili görüşler, kime sorduğunuza göre değişiklik gösterecektir. Karakteri ilk defa sinemada gören çok büyük bir kesim için Del Toro Hellboy’u gayet yeterli, hatta yer yer epey iyi bir hikayedir. Ama Mike Mignola’nın bebeğine kağıt-kalem arasında…