Yükle Gelsin!

Bu haber, birebir yukarıda gördüğünüz başlıkla bizim mail kutumuza bir basın bülteni olarak düştü. Durum, bize iletildiği kadarıyla, şu şekilde vuku bulmuş: “Ülkemizde 8 Eylül’de vizyona girecek EMOJİ FİLMİ’nin ilk fragmanı 70. Cannes Film Festivali’nin açılışında, filmin orijinal versiyonunda baş karakter Gene’i seslendiren T.J. Miller’ın katılımıyla yayınlandı.” Şimdi,…

Hatırlıyorsunuz, bizim öve öve bitiremediğimiz Mad Max: Fury Road’ı bir o muhteşem turuncu-turkuvaz tonlarıyla izlemiş, ardından George Miller’ın “Ya aslında en iyi versiyonu siyah beyazdı da satmaz diye yapamadık” deyişiyle yerimizden sarsılmıştık. İlk başta inanılmaz gelen bu cümle, siyah beyaz versiyondan kesitler izleyince bir anda mana kazanmıştı. Siyah beyaz…

Öncelikle söyleyelim, bu haberin hiçbir tarafı yalan, şişirmece, abartı ya da parodi değil. Zaytung’dan ya da The Onion’dan almadık başlığı. Bu olay, aynen başlıkta tasvir edildiği gibi, geçtiğimiz hafta Texas’ta yaşandı. Önceki Perşembe günü internetten tanıştığı bir kadınla buluşan Brandon Vezmar, iyi bir ilk randevu olacağını düşünmüş olacak ki…

Eminim başlıkta ciddi bir abartı payı olduğunu düşünüyorsunuz, ama hayır. Bu yönetmene efsaneler efsanesi derken bile aslında azaltarak konuşuyor olabiliriz. Gelin, inanmıyorsanız özgeçmişinden birkaç satırbaşı sayalım. Bir kere baştan kayda geçilsin; adamın En İyi Yönetmen Oscar’ı var. İlk uzun metrajını 1978 yılında çekti. Büyük patlamasını ondan yedi sene sonra, Back to the Future isimli…

Geçen gün bir promosyonda The Witcher serisinin yazarı Andzrej Sapkowski hakkında “İngiltere için Tolkien, Amerika için Martin neyse, Polonya için de Sapkowski odur” gibi; ya bunun aynısı ya da buna çok benzeyen bir beyana denk geldim. Bu kısmen doğru, ama bir yandan da Sapkowski ve Witcher için epey indirgemeci bir yaklaşım. Fantastik edebiyatın liderlerini…

Belli sanat dalları, belli ifade biçimleri belirli bir takım zamanlara bağlanarak birer kilometre taşına dönüşürler bazen. Toplumsal bir takım hareketler, birkaç fikir önderinin hüviyetinde şekil bulur. Şekil buldukça netleşir. Netleştiği zaman da akım hâline dönüşürler. Yıllar sonra dönüp bakar, bu kültürel kilometre taşlarını, bu önemli virajları özel adlarıyla anımsarız. 70’ler sonu…

Şimdi bir gözlerinizi kapatın. Düşünün. Bir Sony yöneticisisiniz. Dünyanın en büyük süper kahramanlarından birinin film hakkını almış, on senede beş film çıkartmışsınız. Lakin gelin görün ki sonlara doğru kalite elden kaçmış, siz de başarısızlığı itiraf edip anahtarları baba ocağıyla paylaşmayı kabul etmişsiniz. İlk ortak filminiz 7 Temmuz’da vizyona girecek.…

Hatırlayacaksınız, geçtiğimiz haftalarda HBO’nun bir değil, iki değil, üç hiç değil; toplam dört Game of Thrones yan dizisi hazırlığında olduğunu ve bunların hepsinin Martin onaylı, Benioff-Weiss gözetiminde, bir anlamda Westeros “külliyatına” bağlı işler olacağını duyurmuştuk. O zamanki hislerimiz, şimdikilerle aynı: Westeros koskocaman bir evren ve binlerce yıllık bir tarihi var. HBO bırakın dört…