Çabuk çabuk sayıyorum: A Few Good Men, The West Wing, The Social Network, Moneyball, The Newsroom ve Steve Jobs isimleri ayrı ayrı ya da art arda, sizin için bir şey ifade ediyor mu? Ediyorsa bravo, siz bir Sorkin hayranısınız. Tüm kusurları ve günahlarıyla, Hollywood’un açık ara en iyi tirad yazan senaristlerinden biri olan, seyretmesi tartışmasız keyifli bir adam Sorkin. Ve kendisi şu sıralar hem Marvel, hem de DC ile görüşüyor. Şöyle demiş üstat ComicBook.com’a.
“Hem DC, hem de Marvel ile toplantılarım var yaklaşmakta olan. Bu toplantılara gideceğim, ve elimden geldiğince saygılı bir biçimde hayatımın hiçbir noktasında bir çizgi roman okumadığımı söyleyeceğim. Sevmiyor değilim, sadece daha önce hiç denk gelmedi. O yüzden umudum, kütüphanelerinde bir yerlerde benim seveceğim ve dönüp ilk sayısından itibaren okumaya başlayabileceğim bir çizgi roman karakterinin olması yönünde.”
Yani… vay be. Bir kere aynı anda hem DC, hem de Marvel ile toplantıya gidip; ikisine birden “Abim ben çok bilmiyorum sizin olayı, ama varsa bana uygun bir şekliniz, bir bakarım?” diyecek bir konuma gelmek hayatta, nasıl bir şey acaba? Herhalde insanın rafında yan yana Oscar, Emmy ve Altın Küre heykelcikleri durunca, iş görüşmeleri de bu şekilde icra ediliyor.
Peki Sorkin’e hangi karakter yakışır gerçekten de? Enteresandır ama, Marvel tarafında benim aklıma ilk gelen örnek She-Hulk. Sorkin hak-hukuk kavgasını diliyle veren karakterleri hep çok sevmiştir zaten. She-Hulk’ın aynı anda bunu bir yandan da yumruklarıyla vermesinin yarattığı ikilemi müthiş işleyebilir. Yakanın öteki ucunda, DC tarafında ise ben olsam Sorkin’in eline bir Kingdom Come tutuşturur, “Abi bu sende ne çağrıştırır, aklında ne türettirirse, onu yap bize“ derdim herhalde. Siz?
