Şu ara hayatımızda çok film, az zaman ve pahalı biletler, ucuz işler var. Eğer bir filmi haftalar, aylar önceden gözümüze kestirmediysek kolay kolay sinemaya gitmiyoruz. Gittiğimizde de genelde…
Bugün 23 Nisan! İtiraf edeyim, bu tarih benim için bir şeyler ifade etmeyeli baya oldu. Muhtemelen bu yüzden geçtiğimiz sene bu özel günle ilgili bir şey yapma ihtiyacı…
Nintendo’nun bir oyun firması olarak ne kadar başarılı olduğundan daha önce defalarca söz ettik. Özünde eğer bu mesele eğlenceli ve dokunaklı dünyalar yaratıp, içerisine sürükleyici oynanış mekanikleri eklemek…
İnsan ırkı olarak katkıdan çok zarar verdiğimiz Dünya’nın yaşam sağlama kabiliyeti yavaştan silinip gidiyor şu dönemde. Yaşayan en zeki insanlardan biri olan Stephen Hawking’in sözleriyle bile 100 yıl…
Ülkemizde olduğu kadar tüm dünyada spoiler verme konusunda en çok hassaslaşılan dizi Game of Thrones nihayet geldi 17 Temmuz’da. İzlemek için uzun süredir yokluk çekenler gecenin dördünde uyanıp…
Yükle Gelsin!
Burada aylardır 2018’de vizyona girecek olan Captain Marvel filmiyle ilgili oyuncu tahminlerimizi, niyetlerimizi ve arzularımızı paylaşıyoruz. Çünkü, daha önce de söylediğim gibi Carol Danvers benim gönlümde başka bir yere sahip. Bu yüzden Marvel’ın ona el atacak olması, en sonunda beyaz ekrana taşıyacak olması beni şahsen deliler gibi heyecanlandırıyor.…
Bilen bilir Amerika’da talk show, özellikle de gece geç saatlerde yapılan ve adına “Late Night Talk Show” denilen şey ciddi bir iştir. Yani bizdeki gibi “Cuma Okan’ı, cumartesi’de Beyaz’ı izlerim”den biraz daha farklı. Talk show’lar haftada dört ve ya beş gün yayınlanır, burada reyting için en baba kanallar birbirleriyle kapışırlar, zira yapılan anketlerde…
Biz bu video oyun janr listelerini toparlarken, genel olarak önceden belirlenmiş tür tanımlamalarını kullandık; ama sadece gerçekten yeterli oldukları noktalarda. Lineer Serüven ve Açık Dünya Serüven oyunlarında olduğu gibi, bazı eksik tanımlamaları da kapatmayı istedik. Araç simülasyonu da bunlardan biriydi. Bizce “uçuş simülasyonları”, “denizaltı simülasyonları”, “tank simülasyonları” diye…
Pokemon serisinin gönlümde özel bir yeri var. Çok derin, katmerli bir yerde duruyor oyunlar. İlk olarak bir emülatörde Yellow’u oynadığımdan beri, takriben gelen tüm Pokemon oyunlarına bir şekilde sahip oldum ve hunharca saatlerimi, günlerimi gömdüm içlerine. Sorun, bugün hâlâ uzun süre takıldığım o Pokémon ustasını en sonunda geçtiğim…
Hatırlayacaksınız, geçtiğimiz aylarda sizlere Mad Men ve Breaking Bad gibi iki hitini kaybettiği için yeni fenomenler arayışında olan AMC’nin bizlere This is the End, Superbad gibi filmler bahşetmiş kanka ikili Seth Rogen ve Evan Goldberg’e bir Preacher dizisi yapmaları için yeşil ışık yaktığı haberini vermiştik. Okurlarımız anımsayacaktır, o…
Açık konuşayım, Marvel ve Netflix beraber muhteşem diziler yapıp kalplerimizi dağlayacaklarını açıkladığında, yaptıkları planda ilgimi en az çeken işti Jessica Jones. Kendisini Brian Michael Bendis’in şahane Alias serisinden severdim, ama benim gözümde Luke Cage’den ayrılabilecek bir karakter değildi. Onların dinamiği, beraber hareket edişleri beni çok daha ihya ediyordu açıkçası. Tek…
10 sene. En son sinemalarda doğru düzgün (Allah’ın adını veriyorum, Clone Wars’ı bu kategoride bir film saymayalım) bir Star Wars filmi izlememizin üzerinden 10 sene geçti. Bu o kadar uzun bir süre ki, The Force Awakens ilk duyurulduğu andan itibaren hepimizin kafasında bir “muhteşem dönüş” olarak kodlandı aniden.…
Artık bir şeyi çok net kabul edelim; Christopher Nolan’ın kendisi bir hanedan. Yani İngilizce tabiriyle, “franchise” demek istiyorum. Bu adam artık tek başına Marvel gibi, Star Wars gibi, Transformers gibi bir şey. Çektiği filmlerin konusu ve alanı önemli değil artık. Altında kendi imzası varsa, illa ki belirli bir…
Marvel’ın çizgi romanlarında daha dahiliyetçi bir dil ve tutum sergilemeye başlaması üzerine çok şey yazıp çizdik buralarda. Bizim tavrımızı zaten az çok biliyorsunuz. Bizce çizgi romanları okuyup da, bizim yıllardır yapabildiğimiz gibi kendinden bir şeyler bulmaktan men edilen insanlar olması, kendilerini orada eksik temsil ediliyor bir şekilde görmeleri…
Evet, bundan tam on üç yıl önce, Polonya’da CD Projekt RED adlı ufak bir oyun firması kuruldu. Geçen yılların getirdiği ekonomik problemlerin yanında geliştirici kadronun sabırlı ve titiz çalışma şekli ise bu stüdyonun şimdiye kadar sadece tek bir markayla anılmasına sebep oldu: The Witcher. Artık video oyunu camiasında…
